Şu günbatımını izledim geçen gün kırk dakika sahilde durup. Kendimi şanslı azınlıkta hissettim. Güneş dans etti çünkü. Kulaklığım vardı. Uzak gözlüğüm de yanımdaydı ve bu çok nadir olur, yani istediğim şeylerin gerçekleşmesi. Uzağa baktım doyasıya, her şey çok netti. Keşke insan da net olsaydı /mı/ bu kadar. Fakat insan "kendi" olduğunda çok kabul görmüyor. Kabul görülmek istiyor mu gerçi onu da bilmiyorum. -İsteniyor mu bu?- Kabul edilmek? -kendiliğinden oluyorduysa olmuyor mu bu eylem. Kabul çünkü yükü ağır bir kelime. "Benimsemek" sözlükte karşılığı. Benimseme, "kendinden bir parça sayma." -Birisinin sizi, sizin bir başkasını kendinizden bir parça saymanız. Bu biraz şey değil mi -yük? -yük/yığın, üzere alınan şey. Dünya deliğinde zor bi' eylem. Ama düşününce, insan bile kendine yükken, kendi parçaları dahi birbiriyle uyuşmuyorken, ne bileyim, huyları, beğendikleri, sevdiği şeyler, uğraşıları, hobileri, fobileri -tatlı tercihleri bile- an be an değiş...