Levhamızın doluluğu ya da boşluğu felsefi bi sorun olmaya hâlâ devam ederken, levhanın bir kısmının edinimlerimizle ya da edindirildiklerimizle dolduğu kanıksanamaz bir gerçek. Sevgiyi öğreniyoruz; merakı, ilgiyi, keşfetmeyi, iyiliği. Bulunduğumuz konum ve şartlar ne kadarını elverirse o kadarını, bulunduğumuz aile, coğrafya, sosyal statü neyi öğütlerse ve neye örgütlerse onu. Nefreti de öğreniyoruz tüm bu bizi geliştiren kavramların yanı sıra. Hatta nefret aktarılıyor. Ailen, çevren, milletin bir başka aile çevre ve milleti sevmeyebiliyor. Senden de sevmemeni bekliyor. Sen de ayak uyduruyorsun, kini, nefreti genetik bir miras gibi kabul edip sen de taşıyorsun geleceğe. Mandariinid(2013) geleceğe taşıdığı bu nefreti işlediği için bir savaş filmi. Fakat savaş karşıtı bir savaş filmi. Taşıdığımız nefretin ayak izleriyle başlıyor her şey. Fakat oturup ailece bile izlenebilecek kıvamda. Öyle abartılı bildiğiniz savaş sahneleri yok. Estonya'lı İvo'nun evi ile mandalina bahçesi ol...