Ana içeriğe atla

Mandariinid / Tangerines


Levhamızın doluluğu ya da boşluğu felsefi bi sorun olmaya hâlâ devam ederken, levhanın bir kısmının edinimlerimizle ya da edindirildiklerimizle dolduğu kanıksanamaz bir gerçek. Sevgiyi öğreniyoruz; merakı, ilgiyi, keşfetmeyi, iyiliği. Bulunduğumuz konum ve şartlar ne kadarını elverirse o kadarını, bulunduğumuz aile, coğrafya, sosyal statü neyi öğütlerse ve neye örgütlerse onu.

Nefreti de öğreniyoruz tüm bu bizi geliştiren kavramların yanı sıra. Hatta nefret aktarılıyor. Ailen, çevren, milletin bir başka aile çevre ve milleti sevmeyebiliyor. Senden de sevmemeni bekliyor. Sen de ayak uyduruyorsun, kini, nefreti genetik bir miras gibi kabul edip sen de taşıyorsun geleceğe. 

Mandariinid(2013) geleceğe taşıdığı bu nefreti işlediği için bir savaş filmi. Fakat savaş karşıtı bir savaş filmi. Taşıdığımız nefretin ayak izleriyle başlıyor her şey. Fakat oturup ailece bile izlenebilecek kıvamda. Öyle abartılı bildiğiniz savaş sahneleri yok. Estonya'lı İvo'nun evi ile mandalina bahçesi olan komşusu Margus'un evi arasında savaştan çok, savaşın anlamsızlığı, insanlık, yaşam öyküsü anlatılan.

Mandariinid, mandalina bahçesi demek. Umudun adı hep yeni doğan.

1992 yılında Gürcistan ile Abhazya arasında çıkan iç savaşın ortasında başlayan bu hikâyede, memleketi Estonya'ya dönmeyip Abhazya'da kalmayı tercih eden Ivo ve arkadaşı Margus, mandalina hasadını beklerken savaşın izlerine de dahil oluyor. Onların dahil olmasıyla, Çeçen Ahmed ve Gürcü Nika'nın da aralarına katıldığı savaşın ortasında güvenli bir alan oluşuyor; İvo'nun evi ve Margus'un mandalina bahçesi. 

Bu savaşın düşman tarafları Ahmed ve Nika aynı evin içinde nefretlerini çekiştiriyor, birbirlerini tanıyor, birbirlerini anlıyor ve bazı şeyleri sorgulamaya başlıyorlar. 

Filmin efsane de bir soundtrack'i var buraya bıraktım.

Öyle değil mi sahi. Savaşlarda hep masum insanlar ölüyor, üstelik genellikle öldürmemesi durumunda ölecek olan diğer masum tarafından.

Soru şu fakat ne için? 

Tarih boyu insanlık mücadele etti. İlkin eline bir çubuk aldı ve sınır çizdi, dedi mahremiyetim burası, burasını geçersen bozuşuruz. İhlal etmedi karşısındaki fakat zamanla insan doyumsuz oldu. Sınırını başkaca çubuklarla sürekli genişletmek istedi. Büyümek, ilerlemek, sömürmek, yayılmak, kaynakları tüketmek ya da arkasından çubuğuyla onu dürtenden kaçmak için yaptı bunu. Fakat sonunda her yerde sınır ihlali başladı. Herkes daha fazla alan istiyordu ki kimi cebren ve hile ile oluyordu bunun. Herkes birbirini iteledikçe, başkasının özgürlüğü ve alanına saygı azaldı, azaldıkça genişledi insan, genişledikçe tükendi. Aç gözlü hiyerarşi oluştu, asiller, aristokratkar, soylular kimi kılıç zoruyla çizdi yeni toprak sınırını kimi duygu sömürüsü ile kimi dini imgeleri, siyasi otoriteleri kullanarak. Sınırlar değişti yıllarca nemalandı insanlık. Tüm bunlar olurken yeni doğana, çubukla çizdiği sınırın önündekinin ihlalinin meşru olduğu ve arkadan itekleyenin gaddar olduğu öğütlendi. Öğrendi yeni doğan bunu. Kalıtımsal olarak aktarıldı ona yeni toprağı almasına engel olana ve arkadan itekleyene duyulması istenilen nefret. Uydu yeni doğan buna tarihler boyu. 

Çok azı dedi, ileri gitmeyelim, gelinmesin üstümüze bu saçmalık. 

O çok azı işte bu filmi izledi ve anladı bu anlamsız süregelişi.

Muazzam bir film. Herkes mutlaka izlemeli. Şuraya da sevdiğim diyalogu  koydum.

2013, Estonya yapımı, drama.

"Hangi taraftan olduğu ne fark eder. 
İkisi de aynı yere gömülür."
 
 





Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

his soykırımı

yapamıyorsan yapamıyorsundur. dimağın çünkü ısrarsız/ ve diğer her şey gibi sonunu bilemediğin bir kaos içinde büsbütün avuçlarında parıldayan hengamenin götürdükleri ile yüksünük, savruk, süreğen bir çağrışım yılgın ve üstelik son sürat giderken bu yılgıyla, sızlıyor burnun, içindekilerle dolu kafan ağır, güne dönen yüzün sararık, tırnakların mor ve pek çok şeyi yitirdiğin o günün akşamı aidiyetin siliyor her şeyi /block/daha fazla block/ biliyorsun korkak olmanın sırası değil, akıyorken hayret direnç gösterebilmen huzursuz bağdaşıklığa beyhude neden çünkü his soykırımı adı e biraz nüktedan. 🎧 Wherever i may roam

Kendini de birlikte götürmüş 🎧

• "Sokrates'e birinin yolculuklarla hemen hemen hiç değişmediğini söylemişler. "Eminim ki, kendini de birlikte götürmüştür" diye yanıtlamış Sokrates."¹ Yoksa madem hepimize bu cihanda bir yer, olmayan o yerde buluşacağızdır gibi, nereye kadar gideceğiz ya da duracağız çünkü yo lun sonunda bir yerde mutlaka toplanacağızdır. Ama değil mi ki oraya da aidiyet hissedemeyiz oradan da gidesimiz gelir orayı da kalabalık yaptık çünkü, orası da bir yer'leşti, resmiyet kazandı. Olur bu. Hep oldu. Buna direnmeyelim elbirliği edelim tamam kabul ama cihansız olup bir yerde de buluşmayalım lütfen. Kendilerimizi geride bırakabilir miyiz? Bu böyle herkesin kendine ait müstakil cihansızlığı olarak devam etse olmaz mı? Tamam kendini cihansız hissedenler güruhu olarak varlığınızın saptanmış olmasına hayır hiç asla lafım yok fakat sayınızın artmasından bir miktar rahatsızlık duyuyor olmam cihansızlığımı benciliyorsa, rahatsızım, müstakil cihansız olayım istiyorum, cihansızlıkla...

Yol

Bir film sahnesi bazen düşündürüyor insanı. Olmak istediğimiz yerler var. Olması istenilenler sürüncemede. -yıllardır aynı bak. Pencerelerden dışarıları izliyorum hep. Yollar dağlar, ağaçlar var. Birileri yürüyor. Gün dönüyor. Yere bişey düşürüyor biri, arabasının farı yanmıyor diğerinin, geçen biri çöp kovasına çarptı, yitti sonra gün. Akşam oldu. Sokak lambaları yanıveriyor gün yitince. Kemikleri sızlıyor mezardakinin, ısınmıyor, aydınlamıyor hiçbir mezarlığın içi, soğuk bu aralar; karşı evin bacası tütüyor, güneş gelir birazdan, çok az ama işi başından aşkın.-yazgısına sarılmış uçuyor son kuş. .. Meşhur bir hikaye var onu bilirsiniz.-yol hikayesi.Yolculukta tanırmışsın insanı. İçe gidileni kastetmediler ondan şüphesiz, kanla, başla, ayakla yürülüneni diyorlar. Olsun yine de ne kadar tanıyabilirsin ki bir insanı, öyle hemen tanınılabiliniyor mu. -sen de herkes gibiymişsin- Başka olmak için uğraşılabilinirmiş gibi. Dönüp durup yaşıyoruz hepimiz. Dönüyor filmler, toparlanıp gidiyoruz, ...

tüm bu oluş

| Niye ve şimdi bunun sırası mı bilmem fakat bir yerden düşmek isteseydim bu muhtemelen evrenin kenarı olurdu. Niye düşmek isterdim bilmiyorum. Evrenin ama mevzuyla kendisini ilişkilendirmesi bi hayli zor. Bir kenarı Stephan Hawking'e göre bile yok. Artık son kanıya göre evren sınırsız ama sonlu. Bir gün yok olacak ama üzgünüm canım kendim bir kenarı yok. :') Başlangıcıysa biraz kaoslu şaibeli entrikalı türk dizileri gibi süzüm süzüm süzülüyor. Evren ve ona oturtmak istediğim muhtemel tanımlar konusunda kafam evet biraz karışık. Gaz ve toz bulutlarını tenzih ederiz ama kim bu gaz ve toz bulutları. Khaos'un oğulları?. O zaman adları Gasos ve Tosos olmaz mıydı. Gasos ve Tosos diye yedi bölümlük mini dizi yazmamı isteseydi Netflix. -istemedi. Konumuz bu değil. Belli ki esaslı bir gazdan ve hatırı sayılır bir tozdan bahsediyorlar. Biz de anıyoruz. Mitolojide geçmemesi ya da bizim bir şekilde de olsa mitolojide yaşamadığımız gerçeğiyle birlikte biraz geçenlerde James Webb'in...

Vincent Van Gogh

Bundan bir-iki hafta kadar önce öyle dururken, yine okunacak ve yapılacak tonlarca şey varken, Loving Vincent'i izledim. Loving Vincent, Afiş Loving Vincent (Vincent’ı Sevmek), 2017 yapımı bir drama. Bu biyografik dramayı Van Gogh üzerine yapılmış diğer filmlerden farklı kılan, filmin 65.000 karesinin her birinin 100 ressam tarafından kanvas üzerine yeniden çizilerek yapılmış, yağlı boya çizimlerinden oluşturulması. Loving Vincent, 2017 Filmde V. Van Gogh'un ölümünden sonrası işlenmiş.  Gerçekten ihtihar mı etti yoksa bu bir cinayet miydi, gibi sorular çerçevesinde ilerliyor film. Adeta Van Gogh'un resimlerinin hareketlendirilmiş hali. Muazzam bir emek. film hakkında   En son buna benzer The House diye bir dizi/film izlemiştim. O da stop-motion tekniğiyle keçeden yapılmış canlıları hareket ettirilerek çekilmişti. Bu işi bu resim karelerinin her birini yeniden çizerek yaptıklarını göz önünde bulundurarak, Loving Vincent filmindeki emeği biraz olsun gözünüzde canladırab...