Para kazanılıyor, zannediyorum bunu aştık. Fakat kazanıldığıda güç bela oluşturulmuş bir odaya ayıracak vakti 21. yüzyılda bulamıyoruz sevgili Virginia; çalışmazsak vakit bol da, parasız o odayı yapamıyoruz; çalışmazsak bize bakan yok hayır tren miyiz zaten bize neden bakılsın; zengin baba ve zengin koca faktörleri malumun bilirsin, hayatını finanse edenler hayatın üzerinde tahakküm kurabileceğini düşündüğünden, histerik unsurlar barındırır.
Bizler işte tam da böyle bir paradoksun içerisinde debelenirken, sen 1882'de doğup, 1941'de ceplerine taşlar doldurarak kendini Ouse nehrine atıp yaşamını sonlandırdın. Ve arkanda eşine; "Sevgilim, yine çıldırmak üzere olduğumu hissediyorum. Yaşadığım o korkunç anlara geri dönemem artık. Ve ben bu kez iyileşemeyeceğim. Sesler duymaya başladım. Odaklanamıyorum. Bu yüzden yapılacak en iyi şey olarak gördüğüm şeyi yapıyorum. Sen bana olabilecek en büyük mutluluğu verdin. Benim için her şey oldun. ..." diye başlayan bir mektup bıraktın.
Tamam Viktorya döneminin baskıcı tutumundan, dünya savaşları ve hastalıkların onulmaz sıkıntılarından yorulup intihar ettin gittin fakat biz öyle böyle 21. yüzyıla eriştik sevgili Virginia.
Hadi günümüze gelelim madem, 21. yüzyılın banliyösünden fışkıran o muazzam yaratıcılıklarımıza, tırnaklarımızla oluşturduğumuz bu banliyö hayatında deney faresi gibi çalışmaktan sıyrılıp nasıl üretebileceğimiz üzerine düşünmeye. Ne tür bi yaratıcılık bekliyor bizi daha çok tüketmek dışında?
Bugünün Viktorya'sı da malumun yaşasan görürdün, kapitalizm. Kapitalist sistemde asla kendine ait odasında yazı yazmıyor kadın, üret/e/miyor; mekanik, ne idiği ne olacağı belli denemeler, birbirinin taklidi ardışıklık, kalıplaşmış sıradan soneler, cemiyette kaybolunmalar, zihinin değil bedenin geliştiği gösteriler, çeşitli cambaz oyunları vs. Para maalesef bir sürü keşmekeşi de yanında getiriyor. Mevzu çalışmaksa herkes çalışıp, para kazanıyor evet. Fakat hayır sen de takdir edersin ki mevzu para kazanabilmek değil, kendini her şeye rağmen geliştirebilme cürreti göstermek/gösterebilmek.
/Bakalım bunu istiyor muyuz? /
Diğer yandan da, hayatın ağır yükü omuzlarda. Kusura da bakalım artık lütfen, kimse kendini geçim derdinden, parasız kalma korkusundan, gelecek kaygısından geliştiremiyor.
Yirmi birinci yüzyılın hastalığı da bu.
Bu hastalık da bizi götürmese bari Ouse'a.
Savaşı mı? Lütfen. 1945'ten beri üçüncü dünya harbi devam etmekte, bizlerse en büyük yılgın Virginia.
Bence beni anladın.
Virginia Woolf / Kendine Ait Bir Oda, 1929
Yorumlar
Yorum Gönder