İris'in Ölümü
Öyle çok tersine çevirdim ki:
Bazı şarkılar vardır
Cızırtılı bir yağmur gününü anlatır
Uzaklarda süren sarı yağmurluklu bir hayatı
Deniz bazen kendini kaldırımlara fırlatır,
O zaman bir yavru yengece bakan
İnsanların şarkısı olurdu o şarkının adı.
Keşke ismim İris olsaydı,
Keşke ismim herkese
Sarı yağmurluğuyla koşan hayatı anlatsaydı.
Ellerim kocamanlaşır, tuhaflaşır
İşte o ellerimle herkese
Çamurlu şiirler uzatsaydım
Hepsi çok kirli olsaydı tanrım!
Bazı şarkılar vardır
Kırmızı akşamsefalarını anlatır
Karanlığın kalbinde yalnız, açmanın acısını
Komşu kadınların basma elbiseli konuşmalarını
Geceyi onlar bahçeye taşırdı
Ben ne zaman öleceğim tanrım!
Sabah olunca mı?
Keşke birkaç dakikayı ipek mendillere sarıp saklasaydım
İrileşen, gitgide irileşen ağaç gibi
İsmi nedensizce İris oluveren bir ağaç gibi
Şu odanın ortasında dursam,
Saat kuleleri dökülürdü dallarımdan tanrım!
Artık sarı yaprakların ölü olduğuna inanmıyorum.
Bazı şarkılar vardır
Kanatlarında yağmuru taşıyan kelebeği anlatır
Kırmızı bir çakmak gibi neşeli ölmek olurdu
O şarkının adı,
Ardında yalnızca nemli sigaralar bırakmanın acısı
Keşke ismim İris olsaydı
Keşke ismimin bir anlamı olmasaydı.
Herkes çıkarsın kalbini
O çirkin mücevher sandığından
Ve herkes onu birbirine fırlatsın tanrım!
•••
"Niçin şiir yazmaya başladığımı düşündüğümde şunu fark ettim: O dönem şiir bana, herkesten ve her şeyden çok özgürlük vaat ediyordu." ³(Didem Madak'la Röportaj,2002)
"Ruhunu ütüsüz ve buruşuk gezdirmeyi seven kadın" Didem Madak'ın, gidişinin sene-i devriyesi bugün, 24 Temmuz. 2011. Onu sevmemin iyi bir şair olmasının yanı sıra kadın olmasıyla da çok ilgisi var. Dahası bu kadınlığın şiirine sirayet edişi beni çok etkiliyor.
Yine çok sevdiğim başka bir şair olan Hayriye Ünal'ın Tahlil Tahrip İnşa (Modern Şiir Eleştirisi)'i incelemesinde, D.Madak için yazdığı şu yazıyı okumuş olmam da bloga da Didem Madak'la ilgili bir şeyler toplama istediğime sebep oldu:
•••
8 Nisan 1970'de doğar Didem Madak. Annesi babası öğretmendir. Altı yıl sonra da kız kardeşi dünyaya gelir. Işıl.
Didem Madak fakat 13 yaşındayken annesi 38 yaşında kanserden vefat eder. Babası İkinci bir evlilik yapar. Fakat Didem Madak üvey annesiyle sorunlar yaşadığı için kazanmış olduğu Hukuk Fakültesi'nin ilk yılında sınıftan bir arkadaşıyla evlenir ve evden kaçar. Fakat evlilikte yaşadığı sorunlardan sonra da boşanmak durumunda kalır. Sonrasında maddi sıkıntılar çeker. Hatta bodrum katında ev tutmak zorunda kalır.
Mutsuza Kim Bakacak şiir'ini ithaf ettiği Müjde Bilir bir röportajında şunları söyler: “Didem beni bir akşam aradı ve annesini özlediğini anlattı. Taksiye binip bana gelmesi için ikna ettim. Geldiğinde mahcup ve çekingendi. Anne şefkatine duyduğu özlem derinden belli oluyordu. ‘Çok mutsuzum’ dedi. Ertesi gün buluşmak için sözleştik. Ancak Didem gelmedi. Didem’in evine gittiğimde duvara iliştirilmiş bir not buldum. Sevgili Müjde, Maviş Anne içimden hiçbir şey söylemeden gitmek geldi. Seni seviyorum. Dün gecenin şiiri zaten yazılmıştı, ben sadece kaleme alacağım.”
Mutsuza Kim Bakacak?⁶
Hatta Didem Madak bu bodrum katında bi nevi inzivaya çekilmiş kendini kapatmış. Bu durumu da "Örtündüm ben… Her şeye karşı… Kadın kimliğimden de sıyrıldım. Bu beni rahatlattı.” diyerek açıklar.
Kardeşi Işıl'ın "İnkılap Kitabevi 2000 Şiir Ödülü’ yarışmasına şiirlerini gizlice göndermesi ve ödül kazanmasından sonra şair hayata döner. Daha sonrasında tekrar evlenir. Annesinin adını koyduğu kızı Füsun doğar.
Didem Madak 41 yaşında kanserden hayatını kaybeder. Ardında üç şiir kitabı bırakır.
Madak şiiri insanı içine alıyor. Yani beni inanılmaz alıyor. O masumane yanı, o yansıtışı, meselesi oluşu şiirlerinin. Elbette ben burada kısıtlı bilgimle onun poetikasına girecek değilim. Fakat herkes tarafından bilinmesi ve okunması gerektiği kanaatindeyim. Kıymetli.
"Benim hâlâ hayatımla ve bir kadın oluşumla ilgili çözemediğim bazı meselelerim var, bu meselelerle samimiyet ve cesaretle boğuşuyorum hâlâ. Bütün bunlar yokmuş gibi davranıp, kitabi şiirler yazamam. Şiirlerim ütüsüz ve buruşuk gezdirdiğim ruhumun diyeti bence. Bu yüzden hepsi benden parçalarla dolu. Bu yüzden biraz ‘kadınsı’, durup dururken bağıran şiirler."³(Röportaj,2002)
![]() |
2000, 2002, 2007 |
"Gerçekle düşün neredeyse mükemmele yakın bir bileşkesine varan Didem Madak (1970), daha ilk kitabı Grapon Kâğıtları'nda (2000) bile kendine özgü somut bir dünya kurgusuyla yazar:
"Kış başında bir ton kömür yığarlardı kapıyaBazen görülen rüyalar gibi kapkaraBir ton rüya çıtırdarkenSen kar yağmadan önce başkaydın,Kar yağdıktan sonra bambaşka."
“Çoğunluğu kendini gizleyen, koruyan, gardını alan, ürkmüş insanların yaşadığı bu ülkede bir kadın olarak bana ait bir hayatım olsun diye gösterdiğim çabaya ve kendi serüvenime haksızlık edemem. Bu yüzden hayatımı samimiyet ve cesaretle anlatmak benim için önemli. Benim hâlâ hayatımla ve bir kadın oluşumla ilgili çözemediğim bazı meselelerim var, bu meselelerle samimiyet ve cesaretle boğuşuyorum hâlâ. Bütün bunlar yokmuş gibi davranıp, kitabi şiirler yazamam. Şiirlerim ütüsüz ve buruşuk gezdirdiğim ruhumun diyeti bence. Bu yüzden hepsi benden parçalarla dolu. Bu yüzden biraz ‘kadınsı’, durup dururken bağıran şiirler.” ³ (Didem Madak, 2002)
Ah’lar Ağacı⁸ (dinlemek için🎧)
"Az sonra ölecek birinin gözleriyle dünyaya baktığımızda hayatın her yerinden şiirin fışkırdığını görürüz."⁴
¹ Hakan Şarkdemir, Poetik Hikem, "Modernliğe Geri Dönüş", 87, (Ebabil Yayınları, 2018 )
² Hayriye Ünal, Tahlil Tahrip İnşa, "Acıyı Hangi Dile Tercüme Etsek Şimdi Yalan Olur Pollyanna", 411 (Hece Yayınları,2014)
³Kadriye Keskin, Didem Madak Şiirlerinde Kadın Duyarlılığı, Yüksek Lisans Tezi, (Bursa 2019)
İleri Okumalar
⁴Varlık Dergisi, Sayı:1141, 1 Ekim 2002, Didem Madak'la Röportaj, https://www.edebiyathaber.net/didem-madakla-soylesi/
⁵Didem Madak Şiiri, https://youtu.be/NmTFRqS-WSo
⁶ Didem Madak, Grapon Kağıtları, Metis Yayınları 2000
⁷Didem Madak, Pulbiber Mahallesi, Metis Yayınları, 2007
⁸Didem Madak, Ah'lar Ağacı, Metis Yayınları 2002
Yorumlar
Yorum Gönder