Ana içeriğe atla

The Good Place


The Good Place çıktı yoluma. "İyi Yer"  

Öyle ansızın, öncesinde hiçbir ön araştırma yapmadan, çok sıradan, öyle alelade bir gün durum komedisidir diye açtığımız dizi, öteki dünyadan, ölümden, ahlaktan, etikten, dostluktan bahsediyor bir takım şeyleri sorgulatıyordu. E biraz diziden ve hissetiklerimden  bahsedeyim dedim bende.

Öteki yaşam ve bu öteki yaşamın başlangıcıyla birlikte bunun nasıl gerçekleştiği, gerçekleşirken neler olduğu ve sonsuzluğu üzerine çok düşünüyorum şahsen uzun zamandır. 

Herkes düşünür. Bunu islam düsturuyla incelediğimizde, yaradılıştan beri cennet ve cehenneme gidilme zamanının gelmesini bekleyip, ayrıştırılma için (ölü ya da diri) herbirimizin kıyameti beklediği kitapta açıkça belli. Bundan bin yıl önce ölen de şimdi ölen de ölünce gidilen o mekanda(ya da boşlukta) zamandan bağımsız bir şekilde yeniden diriltileceği o kıyamet gününü bekliyor. Bu kıyamet gününde teraziler çıkacak iyi ve kötüler ayrılacak, cennete ve cehenneme gidecekler belirlenecek ve geçilecek köprüden. Dinlerin bir çoğuna göre de durum bu aslında.

Hatta diziyi izleyince şüphesiz herkesin aklına Dante'nin İlahi Komedya'sı gelmiştir. Dante’nin bu eseri Hristiyanlık dini ile ilgilidir ve ölüm sonrası hayatı bir kurgu içerisine sokup seyahat ediyormuş gibi anlatır.

Hatta Sandro Botticelli tarafından yapılmış The Divine Comedy Illustrated Dante'nin Cehennem'ini tasvir eder. 

Bu eserde dokuz kat vardır. 



Bu 9 çemberin her birinde farklı günahlar işlemiş olanlar mevcut. Çemberde aşağı inilip huni daraldıkça cezalar ağırlaşmaktadır. Cehennemdekilerin aldıkları cezalar, dünyadaki yaptıklarıyla belirlenmiştir.

Diğer bazı inançlara göreyse insanın döngüsünü evren üzerinde tamamladığı düşünülüyor. Asıl yer burası ve kaç bin yıldır aynı canlılar başka formlarda geri dönüyor buraya. Hatta uyum sağlayabilmek için evrimleşiyor. Diğer yandan ölünce bedenimizin fosile dönüşmesi sebebiyle, evrenle bütünleşik bir yapı olunduğu hatta evrene dönüşüldüğü üzerine mülahazalar da mevcut. Ya da sonraki yaşamın olmadığını, ölünce zamanın bittiğini, bedenin ve zihnin yok olduğunu dolayısıyla din ve yaratıcı kavramlarının olmadığını düşünenler de var. Hatta muhtemelen başkaca şeyler de vardır.

Nedir ne değildir bunu anlamak ya da anlamlandırmak ya da asla anlayamamak için malum tek bir seçenek mevcut herkes için; ölmemiz gerek.

The Good Place bu noktada giriyor mevzunun içine. The Good Place'i, İyi yer diye çevirebiliriz, ahiret olabilir, cennet ya da. Ben içeriye giriş bilindik dini olgularla olmadığı için İyi Yer diyeceğim yazının geri kalanında.

Ölümden sonra bir yaşam olduğunu varsayan taraftayız bu diziyle.

Anlayacağınız dizidekiler ölü, ve gördükleriniz dünyada gerçekleşmeyen şeyler.

2016 yapımı 4 sezonluk bir dizi bu bahsettiğim.

Ana karakterler dizi başladığında e haliyle ölmüşlerdir. Mevzu öldükten sonra ne olduğuyla alakalı bir durum komedisi. Komedi¿

Bu ölüler Elonour, Chidi, Tahani, Jason.

Ölü halleriyle İyi Yer'e(The Good Place)gelirler ve mevzu tam olarak o an başlar. Fakat bu İyi Yer kişileri buraya dünyada kazandıkları puanlarla alır. Bu puanlar kazanılırken dinler olgusuna kıyasla niyet önemli değildir. Yaptığınız eylem iyidir/iyi ya da kötü şeylere sebep oluyordur ya da kötüdür/ iyi ya da kötü şeylere sebep oluyordur. 

Diziyi burada kadim dinlerden ayıran şey niyet. Biz biliriz ki niyetimiz iyiyse, eylemi iyi olarak kabul edebilir yaratıcı. Doğal olarak dizide geçen o domates sahnesinde, siz organik bir domates aldığınızda arka planda o domatesi yetiştiren kişinin hakkının yenmesi, ilaç sektörünün çevreye verdiği zarar, sürdürülebilirliğe aslında hiçbir katkı sağlamıyor oluşunuz ve küresel ısınmayı hızlandırıyor oluşunuz falan bu simülasyonda arka planda kalır, görünmez, niyetiniz iyi bir şey yapmaksa eyleminiz öyle kalır yaratıcı için, fakat dizide bu eyleminizin arka planda sebep olduğu tüm kötülükler size eksi puan olarak yazılır. Ve dünya harbiden çok berbat bir yer olduğu için bu mantıkla asla iyi bir insan olamazsınız. Yani siz diziye göre niyetiniz ne olursa olsun ya iyisinizdir ya da kötüsünüzdür. Bunu puanınız belirler. Fakat bu sistemde çatlaklar mevcuttur. Sistem artık bozulmuştur ve dizi bu yüzden 4 sezondur.ajja 

Peki bu dizi karakterleri bu İyi Yer'i hak ediyorlar mıdır, bunlar dünyada nasıl insanlardır? Yoksa bu işte bi yanlışlık mı var, aslında Kötü Yer'de olabilirler mi? Bi işler dönüyordur ama nedir?, gibi sorular sorarken karaketerler, bizler de ne döndüğünü anlamalarını bekliyoruz dizinin ilk kısmında. Her anladıklarında yeniden başlatılıyor bu İyi Yer. Yeniden başlatma? Evet yeniden yeniden defalarca başlanan cennet.(cehennem?)

Evet cehennem. Bu iyi yer aslında cehennem. İblisler tarafından oluşturulmuş alternatif bir cehennem. (Bunu söylüyorum çünkü bunu siz de izleyince dizinin hemen ilk kısmında öğreneceksiniz. Zaten dizi bu cehennemden kaçış.)

Bilindik işkence yöntemlerinden sıkılan iblisin biri (Michael) çıkıp, insanlar İyi Yer'de olduklarını düşünüp acı çeksinler ister, bu acının cehennem azabından evla olacağını düşünür, bi yerde haklıdır, tahammül edilemeyen her şeyin toplanmış olduğu İyi Yer mi olur. Bıraksaydınız da onurmuzla yansaydık.hzhz

Michael 

E haliyle Elonour bunu düzeltmenin tek yolunun iyi bir insan olmaktan geçtiğine inanıp, Chidi'den Etik ve Ahlak felsefesi dersleri almaya başlar, çünkü Elonour cidden dünyada da iğrenç bir insandır. Ve İyi Yer'i hak etmek için biraz olsun çaba sarf etmelidir.  Çünkü İyi Yerde'dir ve burayı o ya da bu şekilde kaybetmemelidir. Yanlışlıkla da olsa gelmişsin neden kaybetmek isteyesin ki cenneti. Oh mis. Hem de Janet isimli her şeyi yapan robot meleğin bile var.ajaj

Michael ve Janet

Bu az önce bahsettiğim Etik ve Ahlak dersleri, dizide yüzeysel değil, çünkü Chidi Etik ve Ahlak felsefesi profesörü.

Chidi ve Elonour 

(Chidi'nin orda ne işi var diye sorun hemen hemen.zjzj) E haliyle bunu Chidi'nin dilinden felsefe üzerinden anlatıp, aslında insanlara etik ve ahlak felsefesi hakkında bilgi de veren bir dizi The Good Place. Çünkü neredeyse tüm filozofların Etik ve Ahlak Felsefesi hakkında söyledikleri her şeye değinilmiş. 

Fakat dizi ilerlerken sorgu boyutunuz değişiyor. ilginçleşiyor. Bu yeni tarz işkence deneyinde bir şeyi fark ediyor bu yeni cehennem formunu yapan mimar Michael

Etik ve ahlak felsefesi dersleri alan bu ölüler iyi insan olmaya başlıyorlar, dahası aralarındaki dostluk bağı bu insanları geliştiriyor.

Ve dizi ilerlerken aslında dünyada şartlar ve koşullar iyileştirilirse, belki birbirleriyle karşılaşsalar, etik ve ahlaka dair felsefi bilgi edinmiş olsalar insanlar bir şeyler değişebilir mi sorusunu sormaya başlıyorsunuz.

Dünya'da daha iyi birer insan olmak için yaşam tarzımız, yaşadığımız yer, maddi gücümüz, arkadaşlarımız, çevremiz önemli bir etken mi? 

Diyelim öyle. Dünya cidden berbat bi yer ve iyi insan olmak mümkün değil. Dizide bu da işleniyor son sezonda. Hatta o kadar berbat ki her şey dizide bile uzun yıllardır İyi Yer'e giden olmamış. 

Çünkü dünya öyle karmaşık ve öyle baş edilemez ki insanlar istemese bile herhangi bir kötülüğe sebep olmuş olabilir. Dolaylı olarak kötüyüz artık. 

Diğer yandan dizide tonlarca alternatif süreç deneniyor, yeniden diriliniyor, çevre faktörü deneniyor, puan sistemi sorgulanıyor, etkenler etkiler itkiler hepsi süzgeçten geçiriliyor.

Gerçek İyi Yer bile sorgulanıyor. Ki be en çok düşündüren kısmı bu dizinin. Çünkü gerçekten İyi Yer'de sonsuza kadar mutlu yaşayan bu insanlar artık belli bir noktadan sonra bundan sıkılmaz mı. Sonsuza kadar mutlu yaşamak çok da hoş bir şey olmayabilir mi? Sonsuz yaşamda bitmelidir? Bitmeli midir? Belki Yıldız tozu olma hakkımız vardır. Sonsuza kadar da mutlu olmayı istememek de haktır.shsjsj  

Hypatia 

Bu yüzden umuyoruz ki ameller niyetlere göredir ve biraz pasta yeyip eğlendikten sonra yıldız tozu olmayı isteme hakkımız vardır.

Ya da belki Dante'nin cehennemi paklar bizi. Sus.


İlginç bir deneyimdi benim için bu dizi. 

Tavsiye ederim.✨




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

his soykırımı

yapamıyorsan yapamıyorsundur. dimağın çünkü ısrarsız/ ve diğer her şey gibi sonunu bilemediğin bir kaos içinde büsbütün avuçlarında parıldayan hengamenin götürdükleri ile yüksünük, savruk, süreğen bir çağrışım yılgın ve üstelik son sürat giderken bu yılgıyla, sızlıyor burnun, içindekilerle dolu kafan ağır, güne dönen yüzün sararık, tırnakların mor ve pek çok şeyi yitirdiğin o günün akşamı aidiyetin siliyor her şeyi /block/daha fazla block/ biliyorsun korkak olmanın sırası değil, akıyorken hayret direnç gösterebilmen huzursuz bağdaşıklığa beyhude neden çünkü his soykırımı adı e biraz nüktedan. 🎧 Wherever i may roam

Kendini de birlikte götürmüş 🎧

• "Sokrates'e birinin yolculuklarla hemen hemen hiç değişmediğini söylemişler. "Eminim ki, kendini de birlikte götürmüştür" diye yanıtlamış Sokrates."¹ Yoksa madem hepimize bu cihanda bir yer, olmayan o yerde buluşacağızdır gibi, nereye kadar gideceğiz ya da duracağız çünkü yo lun sonunda bir yerde mutlaka toplanacağızdır. Ama değil mi ki oraya da aidiyet hissedemeyiz oradan da gidesimiz gelir orayı da kalabalık yaptık çünkü, orası da bir yer'leşti, resmiyet kazandı. Olur bu. Hep oldu. Buna direnmeyelim elbirliği edelim tamam kabul ama cihansız olup bir yerde de buluşmayalım lütfen. Kendilerimizi geride bırakabilir miyiz? Bu böyle herkesin kendine ait müstakil cihansızlığı olarak devam etse olmaz mı? Tamam kendini cihansız hissedenler güruhu olarak varlığınızın saptanmış olmasına hayır hiç asla lafım yok fakat sayınızın artmasından bir miktar rahatsızlık duyuyor olmam cihansızlığımı benciliyorsa, rahatsızım, müstakil cihansız olayım istiyorum, cihansızlıkla...

Yol

Bir film sahnesi bazen düşündürüyor insanı. Olmak istediğimiz yerler var. Olması istenilenler sürüncemede. -yıllardır aynı bak. Pencerelerden dışarıları izliyorum hep. Yollar dağlar, ağaçlar var. Birileri yürüyor. Gün dönüyor. Yere bişey düşürüyor biri, arabasının farı yanmıyor diğerinin, geçen biri çöp kovasına çarptı, yitti sonra gün. Akşam oldu. Sokak lambaları yanıveriyor gün yitince. Kemikleri sızlıyor mezardakinin, ısınmıyor, aydınlamıyor hiçbir mezarlığın içi, soğuk bu aralar; karşı evin bacası tütüyor, güneş gelir birazdan, çok az ama işi başından aşkın.-yazgısına sarılmış uçuyor son kuş. .. Meşhur bir hikaye var onu bilirsiniz.-yol hikayesi.Yolculukta tanırmışsın insanı. İçe gidileni kastetmediler ondan şüphesiz, kanla, başla, ayakla yürülüneni diyorlar. Olsun yine de ne kadar tanıyabilirsin ki bir insanı, öyle hemen tanınılabiliniyor mu. -sen de herkes gibiymişsin- Başka olmak için uğraşılabilinirmiş gibi. Dönüp durup yaşıyoruz hepimiz. Dönüyor filmler, toparlanıp gidiyoruz, ...

tüm bu oluş

| Niye ve şimdi bunun sırası mı bilmem fakat bir yerden düşmek isteseydim bu muhtemelen evrenin kenarı olurdu. Niye düşmek isterdim bilmiyorum. Evrenin ama mevzuyla kendisini ilişkilendirmesi bi hayli zor. Bir kenarı Stephan Hawking'e göre bile yok. Artık son kanıya göre evren sınırsız ama sonlu. Bir gün yok olacak ama üzgünüm canım kendim bir kenarı yok. :') Başlangıcıysa biraz kaoslu şaibeli entrikalı türk dizileri gibi süzüm süzüm süzülüyor. Evren ve ona oturtmak istediğim muhtemel tanımlar konusunda kafam evet biraz karışık. Gaz ve toz bulutlarını tenzih ederiz ama kim bu gaz ve toz bulutları. Khaos'un oğulları?. O zaman adları Gasos ve Tosos olmaz mıydı. Gasos ve Tosos diye yedi bölümlük mini dizi yazmamı isteseydi Netflix. -istemedi. Konumuz bu değil. Belli ki esaslı bir gazdan ve hatırı sayılır bir tozdan bahsediyorlar. Biz de anıyoruz. Mitolojide geçmemesi ya da bizim bir şekilde de olsa mitolojide yaşamadığımız gerçeğiyle birlikte biraz geçenlerde James Webb'in...

Vincent Van Gogh

Bundan bir-iki hafta kadar önce öyle dururken, yine okunacak ve yapılacak tonlarca şey varken, Loving Vincent'i izledim. Loving Vincent, Afiş Loving Vincent (Vincent’ı Sevmek), 2017 yapımı bir drama. Bu biyografik dramayı Van Gogh üzerine yapılmış diğer filmlerden farklı kılan, filmin 65.000 karesinin her birinin 100 ressam tarafından kanvas üzerine yeniden çizilerek yapılmış, yağlı boya çizimlerinden oluşturulması. Loving Vincent, 2017 Filmde V. Van Gogh'un ölümünden sonrası işlenmiş.  Gerçekten ihtihar mı etti yoksa bu bir cinayet miydi, gibi sorular çerçevesinde ilerliyor film. Adeta Van Gogh'un resimlerinin hareketlendirilmiş hali. Muazzam bir emek. film hakkında   En son buna benzer The House diye bir dizi/film izlemiştim. O da stop-motion tekniğiyle keçeden yapılmış canlıları hareket ettirilerek çekilmişti. Bu işi bu resim karelerinin her birini yeniden çizerek yaptıklarını göz önünde bulundurarak, Loving Vincent filmindeki emeği biraz olsun gözünüzde canladırab...